vakit geldi kunâla dünyayı göreli çok oldu tam kırk yılda seni buldum kunâla bu can tenden geçmeden bu dünyadan göçmeden bir kerecik sevmek çok değil simsiyah saçların var kunâla kemiklerine yapışık etlerin var bir gün dökülecek kunâla kuşu gibi gözlerin var bir gün sönecek kunâla bu etlerin arkasında güzelliklerin var benden başka kimse bilmeyecek bu can içimde kuştur kunâla seni görünce titrer bu can gözümde muhabbettir kunâla seni görünce yanar bu can burnumda soluk olur kunâla uçar gider bu can benden geçmeden bu dünyadan göçmeden bir tek seni sevmek çok değilAsaf Halet ÇELEBİ
-bir umudumuz kaldı elimizde şimdi onunla ovuyoruz sancıyan yaşamı iftar sofralarında gül şerbetlerin yerini alan fare kanlı asit, biliyorum bu bir çocuk yalanı baretli sarı yelekli bir kravat vuruyor ilk malayı bu yalana iş bununla bitse iyi ki iş hiç bitmez nasırlara deva olamayacaksa nivea pijamalarıyla kızlar o dev aynasında foşur foşur yıkayamayacaklarsa yüzlerini dove'la -iş hiç bitmez bir sabun köpürürken niçin şiir yazılmasın çocuk kanları boğuyorken mürekkebi kağıdın bükülüp sonuna geldiği bu anda bir şiir yalnayak fosfor göğün altında dimdik! kederlerine barkod vurulmuş dünyanın balta girmemiş ormanları da kalmadı burkukları saracak iprek kumaş yarayı sağaltacak hint yağı yani ki vurulduğumuzla kaldık bire on metre kare dükkan için birbirlerini vururken oğullar kızlar bir adam gecelerden kovulurken doğranırken şehrimizin takımı kıraathanede olmadık laflarla kırkyıl kırkyıl arayı açarken ihtiyarlar çukurda tepinen çocuklar g...
Yorumlar
Yorum Gönder