Ana içeriğe atla

Bırak Bırak



Bırak o kordonu dedin, bıraktım ve çıktım dünyaya
İlk zorluğu buyurdun, memeyi bırak dedin, uzun emdimdi eminim.
Köyü bırakıyoruz dediydi baban biraktı hepimizi şehire
Saçını bırak, dedi annen berberde her sabah zor olur
Her gün taraması, başlarken ilkokula.
Ne berberi unuttun ne o günü.
O gün bugün saçın bir anlamı yok sende, arada zülüf filan
desen de şiirde.
İlkokul öğretmenin sol elini beğenmedi, bırak dedi,
Solak ne öretmenim diyemeden bıraktın kalemi sağ eline.
Çocuklar travmatik oluyorlarmış boşanınca babayla anne
O ne ki, bizimkiler kaç evi başımıza yıktılar her mahallede.
Bir arkadaşın nurcan; sana göre, yaşına göre
Onu esmerliğiyle sevdiydin geceyi de,
ilk ayrılığındı, işte bak, bırak dedi sana,
bıraktın oyun arasında, anlamadın bile.
Feneri yak gidelim mavilim, sonra… ne bileyim, onca hırgür.
Anlamadım neler bıraktım ilkgençlik yıllarında ralarda ralarda.
Okulu bırak diyen bir şeytan da olmuştu arada, saymalı onu da.
Sonra büyü dedin, büyüdük.
Uza dedin uzadık. Boylu boyunca.
Elimi büktüğün yetmedi belimi büktün,
bırak dedin basketi, bıraktım.
Beş olması gereken yerde dört omur varmış
Niye eksik ben ne bileyim, sen taktın?
Al bak sana şiir dedin,
Onu beşinci omur diye taktım.
İlk aşkımdı, nasıldı dersen, ilk fasıldı, asıldı,
bu şiirin başındaki süt gibiydi, bırakması.
Onu bırak dedin ya. Ah ne zordu. Bir vapur iskelesinde,
turnikenin öbür yanında.
Gözümü açtığımda elektroşok veriyorlardı eksiğimin
yerine.
Gençlik işte onu bırak bunu bırak, serseri misin, bırak
Diye diye, bıraktıklarını dizemezsin,
Vesselam lale sümbül bağın
bırak bırak, bitmiyordu bu hayat.
Kısa kestim bu bölümdeki yılları, uzun bıraktırmıştın çünkü.
Kompile mistik ol dedi biri, kimdi, bir ara unuttum kendimi
Oysa hayattı bu, buradaydı, ben buradaydım, yoktu yeri
Basitti yaşamak. Yaşarsın ve kemiklerini bırakırsın geri.
Hayattı, hayatımızdı, olgun bir meyveye benzetiyor gibiydik ileri geri
Baktım bırak dedi babanın elini,babam sana gitti,
ondan kalan boşlukla da epey büyüdüm, inanmazsın işte!
İşte o meşenin altı, on yıldır yok, işte burada yokluğunun yeri.
Onca yıldan
Onca bıraktıklarımdan sonra
Ben şimdi sana
Bırak beni, bırak beni dersem
Ve sen
Beni bırakırsan var ya
Beni bırakırsan var ya!

Birhan Keskin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Patladı Patlayacak Bir Kursak

-bir umudumuz kaldı elimizde  şimdi onunla ovuyoruz sancıyan yaşamı iftar sofralarında gül şerbetlerin yerini alan  fare kanlı asit, biliyorum bu bir çocuk yalanı baretli sarı yelekli bir kravat  vuruyor ilk malayı bu yalana iş bununla bitse iyi ki iş hiç bitmez nasırlara deva olamayacaksa nivea pijamalarıyla kızlar o dev aynasında  foşur foşur yıkayamayacaklarsa yüzlerini dove'la -iş hiç bitmez bir sabun köpürürken niçin şiir yazılmasın  çocuk kanları boğuyorken mürekkebi kağıdın bükülüp sonuna geldiği bu anda  bir şiir yalnayak fosfor göğün altında dimdik! kederlerine barkod vurulmuş dünyanın  balta girmemiş ormanları da kalmadı  burkukları saracak iprek kumaş yarayı sağaltacak hint yağı yani ki vurulduğumuzla kaldık bire on metre kare dükkan için birbirlerini vururken oğullar kızlar bir adam gecelerden kovulurken doğranırken şehrimizin takımı  kıraathanede olmadık laflarla kırkyıl kırkyıl arayı açarken ihtiyarlar çukurda tepinen çocuklar g...

Ben Dirimle Doğrulurken

Sis boruları ötmeğe başladı yavrular Şimdi oradalar - Aşk delice kımıldamalı yatağından Sen bir yıldız kaymasıyla yatağından Üstüne alevleri alarak Kemikli bir aşk gencinin kollarından tutarak Sen kanın damarlara tutunamadığı anlardan Beni karnınla Bir göz boğuşmasına daha kandırarak Bul içe kapanık hayvanlarımı yalvarmalarınla Üzülmüş Belki dünya ile horlanmışım Ansızın çık oradan görün orada Bu siyah basmış kara akar deme - Başka olmalı gövdemi denetleyişin                               aşka hazır olan ... LARDAN. OKADIN'lardan Halk aşksızsa sokaklar           banka dükkânlarıyla doludur Ellerimi kâlb olmayan sularla                 ıslamaya alışır o kızlar - işte artık kaçmak - işte durmadan karşımızdayken bile - - ılık e...

Kurnaz Bay Mistik

''Bay Mistik kurnazdır. Sahib-it-taktiktir. Küfreder. ‘Küfür ediyorsun!’ der. Müfteridir. İftiraya uğradığını söyler. Bay Mistik o kadar kurnazdır ki bu marifeti yüzüne vurulduğu zaman : “- İspat edin! diye böbürlenir. Çünkü Bay Mistik bilir ki, onun küfürbazlığını, müfteriliğini, jurnalcılığını ispat etmek için, şimdiye kadar yaptığı ‘polemik’leri teker teker, yeni baştan neşretmek lazımdır. (…) Halbuki bu yapılmaya değer bir iş değildir. Hem çok uzun sürer, çok yer tutar, hem de bilineni bir daha bildirmek gibi komik bir şey olur. (…) Dedim ya, Bay Mistik kurnazdır. Sahib-it-taktiktir. İşte yine bu kurnaz Bay Mistik’e ‘iftira?!’ ediyorum. Diyorum ki : Onun kurnazlığı bir fırıldağın kurnazlığı gibidir. Bir bakarsınız : hudutsuz mücerret ‘hürriyet’ taraftarıdır. Sonra döner, ‘disiplinli’ hürriyetten yana çıkar. (…) Bir bakarsınız : ‘izm’le biten her çeşit mefhumun düşmanıdır. Sonra döner, bazı ‘izm’li mefhumlara bağlanır. Babıâli caddesinde Kont de Larok gibi dolaşı...