Ana içeriğe atla

Beklerken


Adını verdim sol tarafımdaki ağrıya
Kötü bir şey demek değil bu kötü bir şey değil
Kötü bir şey değil bu şikayet etmiyorum
Bekliyorum..
Sual olunmaz hikmetinden meleklerin
Ben özlemek derim hasret derim aşk derim
Ne olur bir duble rakıyı paylaşsak derim
Sen gülümsersin uzaklardan
Ben beklerim..
Bu parkların hepsinden vazgeçebilirim
Bu kitapların bu oyuncakların bu meyhanelerin
Bunların işte ne varsa hepsinden vazgeçebilirim gelişini kolaylaştıracaksa
Ama senin bir saatin var bilirim
Bir saatin var senin yüreğime envai çeşit kuşlar konduracak
Kolay geçmese de vakit
Beklerim..
Çok zor geçmişti çocukluğum bahsetmiştim sana
Annemin hep işi vardı babamın hep işi vardı
Çok ağlıyordu kardeşlerim hepsinden bahsetmiştim
Bunları anlatmıştım şikayet etmiyorum
Yeter ki geleceğini söyle bana ara sıra
Ses etmem, beklerim..
Yattığın odaları nasıl da merak ediyorum
Kokladığın çiçekleri dinlediğin şarkıları
Çarşafının kokusunu, tenini ille de tenini
Nasıl da merak ediyorum sokak köpeklerini severkenki hallerini
Bazen koltuğunun altında tavlayla hayal ediyorum seni
Bazen kadere küfrederken geliyorsun gözümün önüne
Bazen sarhoş olup açık saçık küfürlerle giriyorsun rüyama
Uyu diyorsun sonra bana uyu diyorsun, geçecek
Herkes bilir değil mi melekler yalan söylemez?
Bekle der bana evrenin en güzel meleği
Beklerim..
Olur da yanlış anlarsan söylediklerimi
Çok özür dilerim
Bakma marifetmiş gibi anlattığıma
İcap ederse susup tek kelime etmeden
İçimden geçenleri buluttan bir kayıkla yollayıp sana
Beklerim..
Ali Lidar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Patladı Patlayacak Bir Kursak

-bir umudumuz kaldı elimizde  şimdi onunla ovuyoruz sancıyan yaşamı iftar sofralarında gül şerbetlerin yerini alan  fare kanlı asit, biliyorum bu bir çocuk yalanı baretli sarı yelekli bir kravat  vuruyor ilk malayı bu yalana iş bununla bitse iyi ki iş hiç bitmez nasırlara deva olamayacaksa nivea pijamalarıyla kızlar o dev aynasında  foşur foşur yıkayamayacaklarsa yüzlerini dove'la -iş hiç bitmez bir sabun köpürürken niçin şiir yazılmasın  çocuk kanları boğuyorken mürekkebi kağıdın bükülüp sonuna geldiği bu anda  bir şiir yalnayak fosfor göğün altında dimdik! kederlerine barkod vurulmuş dünyanın  balta girmemiş ormanları da kalmadı  burkukları saracak iprek kumaş yarayı sağaltacak hint yağı yani ki vurulduğumuzla kaldık bire on metre kare dükkan için birbirlerini vururken oğullar kızlar bir adam gecelerden kovulurken doğranırken şehrimizin takımı  kıraathanede olmadık laflarla kırkyıl kırkyıl arayı açarken ihtiyarlar çukurda tepinen çocuklar g...

Ben Dirimle Doğrulurken

Sis boruları ötmeğe başladı yavrular Şimdi oradalar - Aşk delice kımıldamalı yatağından Sen bir yıldız kaymasıyla yatağından Üstüne alevleri alarak Kemikli bir aşk gencinin kollarından tutarak Sen kanın damarlara tutunamadığı anlardan Beni karnınla Bir göz boğuşmasına daha kandırarak Bul içe kapanık hayvanlarımı yalvarmalarınla Üzülmüş Belki dünya ile horlanmışım Ansızın çık oradan görün orada Bu siyah basmış kara akar deme - Başka olmalı gövdemi denetleyişin                               aşka hazır olan ... LARDAN. OKADIN'lardan Halk aşksızsa sokaklar           banka dükkânlarıyla doludur Ellerimi kâlb olmayan sularla                 ıslamaya alışır o kızlar - işte artık kaçmak - işte durmadan karşımızdayken bile - - ılık e...

Kurnaz Bay Mistik

''Bay Mistik kurnazdır. Sahib-it-taktiktir. Küfreder. ‘Küfür ediyorsun!’ der. Müfteridir. İftiraya uğradığını söyler. Bay Mistik o kadar kurnazdır ki bu marifeti yüzüne vurulduğu zaman : “- İspat edin! diye böbürlenir. Çünkü Bay Mistik bilir ki, onun küfürbazlığını, müfteriliğini, jurnalcılığını ispat etmek için, şimdiye kadar yaptığı ‘polemik’leri teker teker, yeni baştan neşretmek lazımdır. (…) Halbuki bu yapılmaya değer bir iş değildir. Hem çok uzun sürer, çok yer tutar, hem de bilineni bir daha bildirmek gibi komik bir şey olur. (…) Dedim ya, Bay Mistik kurnazdır. Sahib-it-taktiktir. İşte yine bu kurnaz Bay Mistik’e ‘iftira?!’ ediyorum. Diyorum ki : Onun kurnazlığı bir fırıldağın kurnazlığı gibidir. Bir bakarsınız : hudutsuz mücerret ‘hürriyet’ taraftarıdır. Sonra döner, ‘disiplinli’ hürriyetten yana çıkar. (…) Bir bakarsınız : ‘izm’le biten her çeşit mefhumun düşmanıdır. Sonra döner, bazı ‘izm’li mefhumlara bağlanır. Babıâli caddesinde Kont de Larok gibi dolaşı...