Ana içeriğe atla

tam yanından bir soru

 



cihan savaşları niçin yapılır

akşamdan kalma bir nedenle
oğullar, kızlar, sular durmadan bitiyorsa
durmadan hiçbir şey başlamıyorsa

yıllar sonra işte söz veriyorum, ağustoslar masumdur
yine ağustos ve yine hızla yanılıyorum
ağustoslar masumdur
hayvanat bahçesinde dedikodu yapan aslanlar gibi
köylüler, çiçekler ve türküler satıp
türbelere gizlice selpak asıyor, onlar masumdur
ama ben
"ben" der demez yanılmaya başlıyorum
geç saatler, temiz hikayeler, ihtiyar kafiyeler
hiçbir zaman yapılamayacak utandırılmış teklifler
ve seviyorum
evden kovulmayı başarmış oğulları, bitmiş kızları
yukarı inerek aşağıya çıkmayı
insan ırkı ya satıcı ya müşteri, üçüncü imkansızdır
bütün üçüncü şıkları

uzaklık hükmünde yakınlıklar
sokağa düşen çiçek
suyu andıran içecek

artık herkes birbiriyle fotoğraf çektirebilir
kravat, bir vesikalık,bol sıfırlı tebessümlerle
garanti veriyorlar şurayı imzalarsan
dağlar filmlerde küçük rollere çıkarken
bütün şarkılar tartışılırken
herkese yetecek kadar var, kimsede olmayan şey
gözler ve gönüller çöpe atılırken
-çöpe atmayın onları-

ceset görmekten korkan kimi türk şairleri
ceset olmak bahsinde birinci yetenekli

tek eksiği ayrılık olan bir aşk
uzaklık hükmünde uzaklıklar

cihan savaşının tam içindedirler
hazırlıklı ve silahsız tam içindeler
dizleri titremekte, hâlleri aynı
oğullar, kızlar, sular niyedir
eksikliği dünyanın her yerinden görünebilir, "bu nedir?"
ruhların, kemiklerin arasındaki sır
aniden kalakalma, dünyadan sızan bir mısra

"bu nedir ki?"

bir adam batıya bakar, sonra doğuya bakar
sanat kısa, hayat biraz daha kısadır

tam yanından pırrr diye bir keklik kalklar


osman konuk 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Patladı Patlayacak Bir Kursak

-bir umudumuz kaldı elimizde  şimdi onunla ovuyoruz sancıyan yaşamı iftar sofralarında gül şerbetlerin yerini alan  fare kanlı asit, biliyorum bu bir çocuk yalanı baretli sarı yelekli bir kravat  vuruyor ilk malayı bu yalana iş bununla bitse iyi ki iş hiç bitmez nasırlara deva olamayacaksa nivea pijamalarıyla kızlar o dev aynasında  foşur foşur yıkayamayacaklarsa yüzlerini dove'la -iş hiç bitmez bir sabun köpürürken niçin şiir yazılmasın  çocuk kanları boğuyorken mürekkebi kağıdın bükülüp sonuna geldiği bu anda  bir şiir yalnayak fosfor göğün altında dimdik! kederlerine barkod vurulmuş dünyanın  balta girmemiş ormanları da kalmadı  burkukları saracak iprek kumaş yarayı sağaltacak hint yağı yani ki vurulduğumuzla kaldık bire on metre kare dükkan için birbirlerini vururken oğullar kızlar bir adam gecelerden kovulurken doğranırken şehrimizin takımı  kıraathanede olmadık laflarla kırkyıl kırkyıl arayı açarken ihtiyarlar çukurda tepinen çocuklar g...

Ben Dirimle Doğrulurken

Sis boruları ötmeğe başladı yavrular Şimdi oradalar - Aşk delice kımıldamalı yatağından Sen bir yıldız kaymasıyla yatağından Üstüne alevleri alarak Kemikli bir aşk gencinin kollarından tutarak Sen kanın damarlara tutunamadığı anlardan Beni karnınla Bir göz boğuşmasına daha kandırarak Bul içe kapanık hayvanlarımı yalvarmalarınla Üzülmüş Belki dünya ile horlanmışım Ansızın çık oradan görün orada Bu siyah basmış kara akar deme - Başka olmalı gövdemi denetleyişin                               aşka hazır olan ... LARDAN. OKADIN'lardan Halk aşksızsa sokaklar           banka dükkânlarıyla doludur Ellerimi kâlb olmayan sularla                 ıslamaya alışır o kızlar - işte artık kaçmak - işte durmadan karşımızdayken bile - - ılık e...

Kurnaz Bay Mistik

''Bay Mistik kurnazdır. Sahib-it-taktiktir. Küfreder. ‘Küfür ediyorsun!’ der. Müfteridir. İftiraya uğradığını söyler. Bay Mistik o kadar kurnazdır ki bu marifeti yüzüne vurulduğu zaman : “- İspat edin! diye böbürlenir. Çünkü Bay Mistik bilir ki, onun küfürbazlığını, müfteriliğini, jurnalcılığını ispat etmek için, şimdiye kadar yaptığı ‘polemik’leri teker teker, yeni baştan neşretmek lazımdır. (…) Halbuki bu yapılmaya değer bir iş değildir. Hem çok uzun sürer, çok yer tutar, hem de bilineni bir daha bildirmek gibi komik bir şey olur. (…) Dedim ya, Bay Mistik kurnazdır. Sahib-it-taktiktir. İşte yine bu kurnaz Bay Mistik’e ‘iftira?!’ ediyorum. Diyorum ki : Onun kurnazlığı bir fırıldağın kurnazlığı gibidir. Bir bakarsınız : hudutsuz mücerret ‘hürriyet’ taraftarıdır. Sonra döner, ‘disiplinli’ hürriyetten yana çıkar. (…) Bir bakarsınız : ‘izm’le biten her çeşit mefhumun düşmanıdır. Sonra döner, bazı ‘izm’li mefhumlara bağlanır. Babıâli caddesinde Kont de Larok gibi dolaşı...