hatırla yakınlığım tavan ve gözlerim arasındaki boşluk kadar yakın kadar uzak kadar boşluk uyku bilmem rüyalarımda kendimi ırgalarım belki de bu suya tersinden bırakıldım bana ölürken adımı hatırlatın tavan artık görünmez olduktan yaşamaya elverişli çaputlarla sallandığım kundağı o evle birlikte yakın o ev ki hazzın yaşamın binbir örgüsü orada orada tek bir tığ bir çift el el olmayan eller arasında kapılar ardında yanık bağır kokusu ve uzun mermer koridorlarında bir insan cümbüşü açmıyorum seslerden bir ses olmaya çıkmıyorum, hem çalmıyor kapım mahremiyetin bezeli kucağına bırakmasam da kendimi çamur ağıyor suyuma bir hayat nasıl berkitilir daha başka bilmiyorum is ve ses bir tarafa gece bir kına yaşmağı gibi benim üzerime onların üzerine yüreğimize iniyor ve indiği yerde ona bırakıyorum kendimi palas pandıras ah kendi yumağında debelenirken eprimek...
*hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha..