Ahmet Haşim'i tanımadım; benim o öldükten yıllar sonra oturduğum Kadıköy Bahariye caddesi Şair Lâtifi sokağında imiş evi. Gene Kadıköylü, şiirlerinde eski Yunan mitologyasından sık sık alıntılar yaptığı ¡çin «Yunancı» diye anılan, rahmetli ozan Salih Zeki Aktay göstermişti bana o evi. Aktay çok severdi Haşim'i, aralarında geçmiş tatsız olayları bile sevgiyle anardı. Bir gün kapımı çaldı, açtım, buyur ettim, girmedi, Haşim'in öldüğü gün yaklaşıyormuş, benim bir yazı yazmamı istedi, «Şerare gibi şairdi» dedi, hiç unutmam. Sonra da, «Nah şu köşebaşında bana bir gün eşşoğlu eşek demişti» diye ekledi. Ağzı bozuk, dedikoducu, yergici bir adammış Ahmet Haşim. Kurtuluş Savaşı sırasında; Apollon’larla, Athene'lerle Akhileus'larla dolu şiirleri yüzünden Yunan casusu sanılarak tutuklanan Salih Zeki Aktay sonunda aklanınca, onu gören Haşim, «Ulan casus bile değilmişin» diyerek kovmuş yanından. Salih Zeki, tatlı tatlı anlatırdı bu anlarını. Ahmet Haşim’in en büyü...