Geçen haftaki yazımızı, "Üç aylar" hürmetine, bir duayla; "Allah Müslüman halkın yöneticilerine de biraz ferâset ve basîret nasib eylesin" sözleri eşliğinde noktalamıştık. Sanıyorum, bu ifadelerin ne tür yönetim biçimleriyle hangi yöneticileri işaret ettiği son derece açıktı.. Son terör hâdisesi, bakışların yeniden bu ülke yönetimlerine kaymasına vesile oldu. İslâm topraklarında Müslüman halkları despot yöntemlerle acı, zulüm ve gözyaşı felâketine mahkûm kılarak idare eden ve sınır tanımaz bir hırs ve tamah sembolü bu yöneticiler, günümüz İslâm dünyasındaki yüz karası konumlarını hâlâ sürdürüyorlar. Zaman zaman terörden de medet umup çıkar sağlayan bu zalimleri iyi tanıyoruz. Hele hele, son derece çirkin bir yakıştırma olan ve yan yana gelmesi asla imkân dahilinde gözükmemesi gereken "İslâmî terör" gibi, dünyanın başına belâ yağdıran faaliyetleri besleyerek, koruyup kolladıkları düşünülürse.. Oysa, kötü ve zalim yönetim ve yöneticilerin basîretsiz ve fer...
*hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha..